Translate

26 Nisan 2023

Duygusal Yoksunluk ve Evlilik İlişkisine Etkisi

Duygusal yoksunluk geçmişi olan bireyler evlilik ilişkilerinde yüksek beklenti içine girerek yoksunluk duygularını tolere etmek isterler. Yoğun yoksunluk hisleri nedeniyle karşılarındaki insanların duygusal ihtiyaçlarını karşılamak zorunda olduğu inancıyla hareket ederler. Bu nedenle eşlerinden yoğun ilgi ve özen beklerler. Ne kadar ilgi görürlerse görsünler ihtiyaçlarının tamamen karşılanmadığını hissederler. Bekledikleri düzeyde ilgi görmemeleri halinde kolaylıkla öfkelenirler. Bu tür durumlarda eşlerinin davranışlarını kişiselleştirmeye meyillidirler. Kolaylıkla alınganlık gösterir ve tepkiseldirler. Duygusal dayanıklılıkları zayıftır. Kimi zaman istek ve ihtiyaçlarını dile getirmedikleri halde eşlerinin bu ifade edilmemiş istek ve ihtiyaçları anlamasını beklerler. Yoksunluk duygusunun geçmişten gelen öfkesini üstü örtülü olarak bu şekilde ifade ederler.

Evlilik ilişkinizdeki yoksunluk hislerinizi gözlemleyin. Duygusal anlamda neye ihtiyacınız olduğuna dair farkındalık geliştirin. Eşinizi suçlamak yerine ona hangi duyguların yoksunluğunu çektiğinizi ifade edin. İlişkinizi "şikayet" üzerine değil "empati" üzerine temellendirin. Ne istediğiniz konusunda daha net olmayı tercih edin. Anlaşılmak mı istiyorsunuz yoksa duygusal gerilim oluşturmak mı? Belirsizlikler en az sizin kadar eşinizi de rahatsız eder. Bu nedenle kendi duygularınıza dair farkındalık düzeyinizi yükseltin. Şuan neyin eksikliğini hissediyorum? Bu kadar öfkeli hissetmemin nedeni geçmişte karşılanmamış duygusal ihtiyaçlarım olabilir mi? Bu denli yüksek beklenti eşim için de yorucu olabilir mi? Eşim ve ailem duygusal anlamda talepkar olduğum kanaatindeler mi? Yüksek beklentilerimin sahibi içimdeki yoksun çocuk olabilir mi? İçimdeki yoksun çocuğun iyileşmesi yalnızca eşimin bana olan yaklaşımıyla mı ilgili?

Bu soruların cevapları onarım süreciniz açısından çok önemli. Öte yandan tekrarlayan örüntüleri fark edebilmek de gerekli. Çocukluğunuzda yeterince anlaşılmadınız, aile içinde duygusal doyumunuzu sağlayamadınız ve bu nedenle yetişkin hayatınızda ciddi duygusal boşluk yaşadınız. Evlendiniz, içinizdeki boşluk o kadar derindi ki onu doldurmak için duygusal taleplerinizi arttırdınız. Eşinizin ilgi ve şefkatiyle tatmin olmadınız. Eşinizin hep daha ilgili ve özenli olmasını arzuladınız. Bu kez eşinizin bıkkın tavırlarıyla karşılaştınız ve hayal kırıklığı yaşadınız. Bu şekilde yoksunluğa dair tekrar eden örüntü sürecine farkına varmadan zemin hazırladınız. Eğer tekrar eden bu örüntüden kaçınmak istiyorsanız öncelikle aşırı talepkar tavırdan uzaklaşmaya çalışın. Eşinizi zihninizde “yara bandı” olarak konumlamayın. Onun da duygusal olarak bir dayanma gücü olduğunu ve sürekli talep karşılayan konumda olmaktan yorulabileceğinin unutmayın. Duygusal ihtiyaçlarınızın karşılanması konusunda ısrarcı olmayın. Eğer biraz alan tanırsanız eşinizin ihtiyaç duyduğunuz ilgi ve şefkati size sunduğunun farkına varacaksınız.

Kaynak: https://www.doktortakvimi.com/blog/duygusal-yoksunluk-ve-evlilik-iliskisine-etkisi

26 Aralık 2018

Duygusal Yoksunluk ile Başa Çıkmak


Duygusal yoksunluk yaşadığınızı düşünüyorsanız ilk olarak içinizdeki İYİ ANNE’ye fırsat verin. İçinizdeki iyi anne ile bağlantı kurmak için  “iyi anneyi” tanımlamanız gerekmektedir. Bu yüzden elinize bir kağıt kalem alarak “iyi annede bulunması gereken özellikleri” yazın. Şefkatli mi? Sık sık sarılmalı mı? Bir ihtiyacınızı sorduğunuzda ilgiyle size cevap veren birisi mi olmalı? Bu gibi “iyi anne”den beklediğiniz özellikleri yazın. Bunları yazmanız iyi annelik konusunda ihtiyaçlarınızı belirlemektir, ihtiyaçlarınızı gidermenin ilk yolu onları tanımaktan geçer.

İlişkiniz hangi psikolojik ihtiyaçlarınızı karşılıyor, ilişkinizde kim “iyi anne (özelliklerini)” rolünü üstleniyor? İlişkinizde anne-baba çocuk ilişkisine benzer hangi durumlar var? İlişkide biriniz diğerinden daha çok bakım görevini üstleniyor mu? Bu sorular aracılığıyla iyi anneden beklediğiniz hangi özellikleri eşinizde bulduğunuzu ve bunları nasıl giderdiğinizi keşfedebilirsiniz.

Eşinizden, kardeşinizden ya da yakın gördüğünüz bir arkadaşınız ile sarılma egzersizi yapabilirsiniz. Öncelikle sarılacağınız kişiye çocukluk deneyimlerinize bağlı bir duygusal yoksunluk yaşadığınızı bunu gidermek istediğinizi ancak kendi kendinize bunu başaramadığınızı bu yüzden yardım istediğinizi belirtin. Sonra sarılacak kişiye “sanki bir anne bebeğine sarılıyormuş gibi” içten sarılmasını, sarıldığı 20 dakika boyunca hiç konuşmaması gerektiğini ve olabildiğinde içten sarılmasını söyleyin. Sarılacak kişi sizi sırtınızdan sarması gerekmektedir, tıpkı bir annenin bebeğini sardığı gibi…

İçinizdeki kırgın çocuğa kulak vererek duygusal yoksunluğun sebeplerini çalışabilirsiniz. Dilerseniz içinizdeki çocuğa mektup yazabilirsiniz. Duygusal deneyimler yoğunlukta olduğu için bazı hisleri kelimelerle anlatmak konusunda sıkıntı yaşayabilirsiniz. Bu yüzden bir diğer teknik olarak sanat terapiyi deneyerek, içinizdeki çocuğun hislerini anlatan bir resim çizebilirsiniz. İçinizdeki çocuğa ulaşmak hem zor hem de duygusal olarak ağır bir tecrübe olabilir.

24 Kasım 2017

Boyun Eğiciliği Değiştirmek

1.Çocukluktaki boyun eğiciliğinizi anlayın

İçinizdeki boyun eğici çocuğu hissedin. Boyun eğicilik şemanız duygusal olarak güçlü, çünkü çocukluğa dair duygular güçlü. Çocuklar yetişkinlere nazaran duygularını mantıklarıyla dengeleme konusunda daha az başarılıdır. Bu yüzden çocukluk duyguları ilkel bir güce sahiptir. Boyun eğicilik şemanız tetiklendiğinde, bu duygular serbest kalır ve öfke, suçluluk ve korku gibi olumsuz duygularla yüklenirsiniz.
Genelde, şemanızı yoğun şekilde tetiklemekten kaçmaya çalışıyorsunuz. Üzücü duyguları yaşamaktan uzak durmaya çalışıyorsunuz. Duygularınızı  inkâr ediyorsunuz ve bastırıyorsunuz. Sonra da ne yaptığınızı bilmeden boyun eğiciliğinizi davranışlarınızla ortaya koyuyorsunuz. Boyun eğiciliğinizi tekrarlayarak bütün ilişkilerinizde yasıyorsunuz. Değişmek için kabul etmeye istekli olmak ve acı veren duyguları kaldırabilmek istemek gerekiyor.
İçinizdeki boyun eğici çocuğu hissetmenin en iyi yolu, görselleşme çalışması aracılığı ile olur. Şu an hayatınızda olan boyun eğicilik örneğiyle başlayın. Bir süre gözlerinizi kapatın daha önce aynı şeyi hissettiğiniz zamanı aklınıza getirmeye çalışın. Çocuklukta geride kalmış zamanları hatırlamaya çalışın. Görüntünün gelmesi için kendinizi zorlamayın. Zihninizin üstünde yüzmesine izin verin. Kimleydiniz? Babanız ya da anneniz miydi? Kız kardeşiniz veya arkadaşınız mıydı?

MARRY ELLEN: Geçen gece Dennis'e kendimle ilgili bir şeyler anlatıyordum, ama fark etmedi bile.

TERAPİST: Ona kızdınız mı?

MARRY ELLEN: Kızmak? Ona bir şeyler anlatmaya çalıştım ve o dinlemedi.  Benim sözümü kesmeye ve kendisi hakkında konuşmaya başladı. Bu yüzden, onunla hiç konuşmamaya karar verdim. Ve o fark etmedi bile.

TERAPİST: İsterseniz, şimdi bir görselleşme çalışması yapalım. Gözlerinizi kapabilir tm, geçen, gece Dennis'in sizi dinlememesi; bunu görmeye çalışın. Yapabilir misiniz?

Görselleştirme çalışmaları, duyguları harekete geçirmeyi başaran bir yol. Ortaya çıkanlar sizi şaşırtabilir. Duygularınızı kabul etmeye çalışın ve size öğreteceklerini alın. Sizin boyun eğici yapan kişiye yoğun öfke duyduğunuz yaşantınızı bulursunuz. Bu öfke duygunuzu yaşamaya çalışın. Öfkeniz, sağlıklı bir parçanızdır. Yararlı bir amaca hizmet etmektedir ve size başkalarıyla kurduğunuz yolu değiştirmeniz gerektiğini söyler. Öfkeniz, farklı şeyler arayan, değişmek isteyen ve büyüyen yanlarınızdan haberdar olmanıza yardımcı olur. Benlik algınızdan haberdar olmanızın en güçlü yolu öfkenizdir. Öfkeniz, bir şeyler istediğinize dair bir ipucu olabilir.

Görselleştirme yoluyla boyun eğicilik şemanızın izinden gidebilirsiniz. Çocuklukla beraber gelişen yolu takip edin. Tecrübelerinizin şemanızı güçlendirdiğini ve nasıl kaçınılmaz kıldığını not edin. Erken aile yaşantınızla daha gerçekçi bakış açısı geliştirene kadar devam edin. Sonunda, çocukluğunuzda size olanlarla ilgili duyduğunuz üzüntüyü ve kızgınlığı deneyimleyeceğinizi umut ediyoruz. Bu deneyimleri boyun eğicilik ihtiyacınıza kanıt olarak görmeyi durdurun.

2. Her gün işinizde veya evinizde gerçekleşen boyun eğiciliğinizi ve kendi ihtiyaçlarınız başkaları için feda ettiğiniz durumları listeleyin.

Kendinizi izlemeye başlayın. Kendi gözlemciniz olun. Objektif bakış açısını koruyun. Boyun eğicilikle her örneği gözlemleyin. Sizin için zor olan durumların listesini yapın. Üstesinden gelmek istediğiniz alanlar olmalı.
Aşağıda Marry Ellen'ın oluşturduğu listenin örneğini bulacaksınız.

"BOYUN EĞİCİ OLMAMANIN" ADIMLARI

1. Gazete dağıtıcısına, gazeteleri hava yağmurluyken kapıya getirmesini söyle.
2. Tezgahtara yardım istemediğimi söyle.
3. Çocuklarıma harçlıklarından daha fazla para verme.
4. Dersimin olduğu günler Dennis'e çocukları okula bırakmasını sor.
5. Babama benim olduğum zamanlarda çocukları azarlamamasını söylemek.
6. Kendime bütün gün ayırmak. Hoşlandığım şeyleri yapmak, mesela alışveriş yapmak, parkta kitap okumak, arkadaşlarımı görmek.
7. Dorothy'e çocukları okula bırakmak için sırayı bozduğu zaman sinirlendiğimi, söylemek.
8. Başka insanların önünde beni eleştirdiği zaman Dennis'e ne hissettiğimi söylemek.
9. Yanlış bir şey yapmadığımda veya başkalarının önünde beni eleştirmesinin kabul edilemez olduğunu Dennis' e söylemek.
10. Dennis ile koltuk için alışverişe çıktığımız zaman onun tercihlerine teslim olmak yerine kendiminkileri belirtmek.

3. Hayatınızla ilgili kendi tercihlerinizi ve fikirlerinizi oluşturmaya başlayın.

Bunlar filmler, yemekler, boş zamanınız, politika, günlük tartışmaya yol açan konular, zaman kullanımı da olabilir. Kendinizi ve ihtiyaçlarınızı öğrenin.
Bu dikkatinizin yönünü değiştiren bir şeydir. Zihinsel enerjinizi başkasının ne hissettiğini ve istediğini anlamaya harcamak yerine kendinizin ne istediğini ve hissettiğini dikkate almaya başlayın. Neler tercih ettiğinizi düşünün.

TERAPİST: Geçen gece ikiniz hangi filmi izliyordunuz?

CARLTON: `Presumed Innocent'.

TERAPİST: Filmi sevdiniz mi?

CARLTON: Bilmiyorum. Fena değildi. Erica sevdi. Ben hiç düşünmemiştim."

TERAPİST: Güzel, hadi şimdi düşünmeye başlayın.

CARLTON: Yani doğal ve gerçekçi değildi.

TERAPİST: O halde siz o kadar sevmediniz filmi?

CARTLTON: Hayır, sadece ilgimi çekti. Katilin kim olduğunu tahmin ettirmeye çalıştırdı.

Fikirlerinizin kaynağını çevrenizdeki diğer insanlar değil, kendiniz oluşturun.

4. Başkalarına verdiğiniz ve yaptıklarınızın listesini yapın.

Ve sizin için ne yaptılar? Size ne verdiler? Onlar sizi ne kadar zaman dinlemişler? Ne kadar zaman siz onları dinlemişsiniz? İlişkilerinizdeki aldıklarınızı - verdiklerinizin oranına bakın. En önemlilerini seçin: sevgiliniz, eşiniz, çocuklarınız, en yakın arkadaşınız, aileniz veya patronunuz. Her birini iki sütun halinde liste yapın: Ben ne veriyorum? Ve o bana ne veriyor? Bu listeleri yapmak sizin ilişkilerdeki dengesizlikleri görmenize yardımcı olur.
Bizim esas amacımız, ilişkilerinizdeki dengede başarılı olabilmektir. Vermekten tamamen vazgeçmenizi istemiyoruz, ama çok fazla vermeyi bırakmanız gerekiyor. Kontrolünüzün artmasından daha çok istediğiniz bir şey olabilir mi? Verdiğiniz şeyleri almaya başlamanızı istiyoruz. Mesela başkası tarafından ilgilenilmek, dinlenilmek, desteklenmek, saygı duyulmak gibi.

5. Pasif agresif şekilde davranmayı bırakın.

Kendinizi, ihtiyaçlarınızı ve ne istediğinizi sistematik olarak ifade etmeye yöneltin. Öncelikle kolay isteklerden başlayın.  İhtiyaçlarınızı anlatmak ve ifade edebilmek için yeni davranış biçimleri denemeye istekli olmanız değişim için gereklidir. İnsanlarla iletişim kurma şeklinizde de değişikliğe istekli olmanız gerekiyor.
Başkalarına davranma şeklinizi değiştirmek sizin onlara hissettiklerinizi de değiştirir. Örneğin, çok alttan aldığınız birinden sizi tekrar ciddiye almasını beklemek zor olabilir. Davranışınızı değiştirmek, kendiniz hakkında düşündüklerinizi ve hissettiklerinizi de değiştirir. Pozitif davranışlar kendine güven ve saygı yaratır. Bu da yetkinlik hissettirir.
Diğer adım ise daha girişken davranmaya başlamak. Bunun sizin için kolay olmayacağını biliyoruz. Bu nedenle, bunun için yavaş yavaş ilerlemelisiniz. Sizin için kolay olan durumlarda daha girişken davranmaya başlayın, yavaşça daha zor durumlarda da böyle davranmaya devam edin.
Boyun eğdiğin durumlarla ilgili oluşturduğun listeyi alın ve her maddenin ne kadar zor olduğunu derecelendirin.
Boyun eğicilik şemanızın emrine girmeyin. Örnek olarak, Marry amacının Dorothy’e kendisini sevdirmek yerine ona öfkesinin belirtmek olduğunu hatırlatması gerekiyordu. Boyun eğici kişilerin gizli gündeminin insanları memnun etmek olduğu konusunun aklınızda tutun.
Karşıdaki kişi ne yaparsa yapsın konumunuzu sakince yeniden şekillendirin. Eğer kişi size saldırırsa savunmacı olmayın. Kendinizi savunurken kaybolmayın. Amaca odaklanın. Örnek olarak, aşağıda bir bölümlük rol çalışması vardır. Bu çalışma Marry Ellen'ın Dorothyi: servis aracı hakkında onunla yüzleşirken yapması gereken konuşmasıdır. Bunu pratik yapması gerekmektedir.
Direkt olun. Vaaz vermeyin. Söylemek istediğiniz şeyi kısa ve öz söylerseniz duyulma şansınız çok daha fazla olur. Ben kelimesini kullanın ve kendi duygularınız üzerinden konuşun. İlginç bir şekilde çoğu boyun eğici kimseler kendileri hakkında konuşacakları zaman "Ben" kelimesinden kaçarlar. "Sen benim lafımı kestiğinde ben kızıyorum" cümlesi yerine onlar "İnsanlar lafları kesilince kızgın hissederler" derler.
Kendi duygularınız üzerinden konuşmak kendine güvenin en önemli parçasıdır. Bu işe yarar bir konudur. Kimse sizin duygularınız konusunda sizle tartışamaz. Eğer "Sen hatalıydın, haklı olan bendim" derseniz bu tartışmaya açıktır, ama "Sen bunu yaptığında ben kızgın hissettim" derseniz kimse sizinle tartışamaz. Kimse size " Hayır, sen kızgın hissetmedin" diyemez. Hissettiklerinizi bildirerek, hislerinizin önemli olduğu hakkında düşüncenizi bildirirsiniz. Bu hiyerarşik maddeleri tamamlamak için kendinize yeterli süre tanıyın. Her maddeyi o zorluk derecesinde uzmanlaşana kadar tekrar tekrar yapın. Eğer üzerinde çalışılan madde bir kere yapıldıysa, diğer maddeleri de hayatınızın herhangi bir yerinde aynı zorluk derecesinde olan maddelerin yerine koyun.
Alıştırmaları, yararlı olması için hayatınızın her alanına genelleyin. Girişken davranmanız gereken her durumu, girişkenlik becerilerinizi geliştirmek için bir pratik yapma fırsatı olarak görün.

6. Diğer insanların sizle ilgilenmelerini istemeyi pratik yapın.

Onların yardımını isteyin. Problemlerinizi tartışın. Aldığınız ve verdiğiniz arasındaki  dengede başarılı olmaya çalışın. İnsanların size daha fazla vermelerini isteyin. Kendiniz hakkında konuşun.  Çoğu boyun eğici danışanlar, ne zaman kendileri hakkında çok uzun  konuşsalar endişelendiklerini ve konuyu diğer kişinin üstüne yönlendirdiklerini söylemektedirler. Bu şekilde endişeli hissettiğinizde, kendiniz hakkında konuşmanın normal olduğunu anlamak gerekir. Problemleriniz hakkında konuşmak ve yardım istemek çok normaldir. Bunun sizi insanlara daha yaklaştırdığını fark edeceksiniz. Eğer sizi dinlemek istemeyen insanlar olursa, o zaman onların sizin hayatınızdaki önemlerini tekrar değerlendirme ve  gözden geçirme zamanınız gelmiş demektir.

7. Benmerkezci ve bencil kişilerle ilişki kurmaktan uzak durun ve kendi ihtiyaçlarınızı hesaba katın.

Tek taraflı ilişkilerden kaçının. Kendinizi sıkışmış hissettiğiniz ilişkileri değiştirin ya da o ilişkilerden çıkmaya çalışın. Terapist olarak çalışmaya başladığımız yıllarda danışanın hayatındaki her ilişkiyi korumaya çalışmaya dair eğilimimiz vardı. Eğer danışan evliyse onun evliliğini k korumaya çalışmak için istek duyuyorduk.  Eğer bir ilişkisi varsa dürtümüz onun ilişkisini korumaya çalışmaktı. Ama artık ilişkilerin her durumda korunması gerektiğini hissetmiyoruz.  Bazı ilişkiler çok veriyor ve çok azının da değişme ihtimali var.

 8. insanlara çok fazla uyum sağlamak yerine onlarla yüzleşmeye çalışın.

Öfkenizi uygun şekilde gösterin ve en kısa zamanda hissedin. Birisi üzgün, incinmiş veya size kızmış olduğunda da rahat hissedebilmeyi öğrenin. Öfkenizi uygun ve yapıcı bir şekilde ifade etmeyi öğrenin. Öfkenizin sizi kontrol etmesine izin vermek yerine, öfkenizi ilişkilerinizi geliştirmek için kullanmayı öğrenin.
Takip etmeniz gereken yönergeler vardır. En önemli kural: diğer kişi ne yaparsa yapsın sakince durumunuzu gözden geçirin. Diğer kişinin sizi kurnazca savunmacı duruma düşürmesine izin vermeyin. Amaca odaklanın.
Sakin olun. Sesinizi yükseltmeyin ve bağırmayın. Sakin olduğunuz zaman bağırdığınız zamana göre çok daha güçlüsünüz. Bağırmak, psikolojik yenilginin işaretidir. Başkasına saldırmaya çalışmayın. Sizi üzecek ne yaptılarsa açıkça belirtin.
Eğer temelde iyi bir ilişkiniz varsa ama negatif veya eleştirel bir şey söylemek istiyorsanız, önce pozitif bir şey söylemekle başlayın. Söyleyeceğiniz şeyle ilgili olarak, karşınızdaki insanda olumlu bir beklenti yaratın. İnsanlar algıları açık olduğu zaman daha iyi dinlerler. Eğer insanları kızdırırsanız, savunmacı olurlar ve kendilerini kapatırlar. Pozitif kısımla başlamak dinleyicinin kavrama gücünü arttırır.
Örnek olarak, Carlton çok zor maddelerden biriyle başladı: “Erica, beni sevdiğini biliyorum. Bununla beraber, başka insanların önünde beni azarlamamanı istiyorum." Pozitif ve doğru olan bir şey söyleyin, başka bir şey uydurmayın. Daha sonra eleştirinizi kişiye değil, kişinin davranışına yöneltin. Carlton, Erica'ya duygusuz biri olduğunu söylemedi. Bunun yerine Carlton, Erica'nın yapmamasını istediği bir davranışı olduğunu söyledi: Beni başka insanların önünde hep eleştiriyorsun. Değişmesi istenen belirli davranışla ilgili ricada bulunmak çok önemlidir. Değişmesini istediğiniz belirli bir davranışla ilgili açık bir tanımlama yaparsanız, kişinin dediğinize uyma ve değiştirme olasılığı daha yüksektir. Sonunda da pozitif noktayla bitirin. Carlton isteğini şu sözleri söyleyerek bitirdi: "Beni durup dinlediğin için gerçekten çok teşekkür ederim."
İyi zamanlama yapın. Çok yoğun duygular yaşadığınız zamanları seçmeyin. Sakin bir ortam olana kadar tartışmayın. Buna ek olarak, sadece kelimelerinizle değil, aynı zamanda beden diliniz ve sesinizle de girişken olun. Karşınızdaki kişinin gözlerine bakın. Eğer yardımı dokunacaksa ayna karşısında prova yapın.

9. Başkalarını memnun etme eğiliminizi mantıksallaştırmaya çalışmayın.

"Fark etmez, yaparım" demeyi bırakın. İlişkilerinizde kendi tercihlerinizi belirtme zamanınız geldi. Her fırsatta bunu yapmaya çalışın. Önce önemsiz konularla başlayın ve önemlilere doğru ilerleyin.
Tercih ettiğiniz şeye, karar verirken  pozitif ve negatif kısımları tartın. Seçim yapın ve o seçimle ilerleyin.

10. Eski ilişkilerinizi gözden geçirin ve kontrolcü ve muhtaç duyan partnerler seçme kalıbınızı yakalamaya çalışın.

Uzak durmanız gereken tehlike sinyallerini listeleyin. Eğer mümkünse, sizde çok yüksek kimya yaratan bencil, sorumsuz veya bağımlı partnerlerden uzak durun. Hayatınızdaki önemli ilişkilerin listesini yapın. Ortak kalıpta nelerdir? Uzak durmanız gereken tehlike sinyalleri nelerdir? Baskın partnerlere mi yakınlık duyuyorsunuz? Partnerlerinizin hayatının içine mi giriyorsunuz ve bu yüzden ayrı benliğiniz kayıp mı oluyor? Tehdit edici, kabadayılık yapan kişilere mi yakınlık duyuyorsunuz? Eşiniz sizde suçluluk hissi mi yaratıyor? Ya da yardımınıza muhtaç, bağımlı kişilere mi yakınlık duyuyorsunuz?
Tanımladığınız bu kalıplar, uzak durmanız gereken kişilerdir. Bu tür partnerlere yakınlık duymaya eğilimli olduğunuz için uzak durmak zor olacaktır. Kimyanız yüksektir ama bu ilişkilerle de devam edemezsiniz. Size zararı olur. Uzun vadede, sinirli ve mutsuz olacaksınız. Kimyanız düşük bile olsa, eşitlik üzerine kurulan ilişkileri seçmek daha iyi olur.

11. Sizin ihtiyacının önemseyen partnerler bulduğunuzda onların fikirlerini ve değerlerini sorun.

Kim işin yarısını almak için yeterliyse, o ilişkiye şans verin. İyi ilişkinizin olduğu ve eşitliğe inanan bir parem bulursanız, ilişkinin yürümesi için ona şans verin. Size garip gelse bile bunu yapın. Boyun eğici kimseler iyi ilişkileri çok çabuk bırakırlar ve onlara ilgileri olmadığını öne sürerler. İlişkide bir şeyler doğru gitmiyordur. Bir şeyler eksiktir veya yeterince kimya yoktur. Biraz kimya hissedene kadar ilişkiye şans verin. Yeni bir ilişki biçimine alıştıkça kimya da artar.

12. İşinizde daha saldırgan olun.

Yaptıklarınızın karşılığını alın. Başkalarının sizden yararlanmalarına izin vermeyin. Almanız gereken terfi ve maaş yükseltmelerini sorun. Başkalarına sorumluluk verin. Bütün iddialı teknikleri işinizde uygulayan. Boyun eğdiğiniz durumları düzeltin. Patronunuza karşı kendinizi doğrudan ifade etmeyip sonra pasif agresif mi davranıyorsunuz? Altınızda çalışan kişiler için kendi zamanınızı feda mı ediyorsunuz? İş arkadaşlarınızın ve düşmanlarınızın ile size kötü davranmasına izin mi veriyorsunuz? Bu durumları düzeltin. Bu ilk başta sizi ürkütebilir, ama sonra bunun kendinize güveninize iyi geldiğini ve devam etmek için motive ettiğini hissedeceksiniz. Aşırı saldırgan olmayın ama payınızı da alın.

13. Size bir şey yapmanızı söylediklerinde, zıt şeyi yaparak karşı çıkmaya çalışmayın.

Ne istediğinizi bulmaya çalışın. İsteğiniz, otoriter kişilerin söyledikleriyle paralel bile olsa bunu yapın. Asiyseniz, size karşı isyan edenlerden ve karşı çıkanlardan, dış etkilerden kendinizi arındırıp özgürleştirin. Kendi fikirlerinize ve yönünüze bakın. Kendinizi, diğer boyun eğici kimselerden daha iyi tanımıyorsunuz ve özgür değilsiniz. Kararlarınız başka insanlar tarafından dikte ettirildikçe baskı altına giriyorsunuz ve sinirleniyorsunuz. Otoriter güçlerle anlaşmak kendinize şans tanıyın.
Değişmek için diğer bütün adımları takip edin. Saldırgan olmak yerine kararlı olmayı öğrenmeye ihtiyacınız var. Hayatınızda verdiğiniz ve aldıklarınızı dengelemeye çalışın. Böylece verdiğiniz kadar almaya başlarsınız.

14. Geçmişe dair şeyleri hatırlamak için başa çıkma kartları kullanın.

Onları belirli şeylere dikkat etmek için kullanın. Problem yaşadığınızı hissederseniz geçmişi hatırlatan kartlar kullanın. Başa çıkma kartları daha kararlı ve güvenli olmak için hakkınız olduğunu hatırlatır. Aşağıda Carlton tarafından yazılmış bir başa çıkma kartının örneği vardır. Konu ise mantıksız istekleri reddetmek.

TESLİMİYETÇİLİK BAŞA ÇIKMA KARTI

Ne istediğim çok önemli. Bana saygı duyulmasını hak ediyorum. Dennis'in bana kötü davranmasına izin vermeyeceğim. Bundan daha iyisini hak ediyorum. Kendim için buna direneceğim. Bana saygı duymasını ve tartışmayı bitirmesin; sakince talep edebilirim. İlişkimizde bana eşit davranacak kadar büyümediyse, bu ilişkiyi bitirebilirim ve ihtiyaçlarıma uygun birisini bulabilirim.
Başa çıkma kartlarınızı yanınızda taşıyın. Eğer şemanız tetiklenirse, kendinizi ifade etme zamanınız gelmiştir. Kartı çıkarın ve okuyun. Başa çıkma kartları sizin zihinsel farkındalıktan, duygusal değişime geçmenizi sağlama bakımından çok değerlidir.

SON SÖZLER

 Değişmeye başladıkça, her adımı değerli kılmak çok önemlidir. Başardığınız her aşamada kendinize ödül verin. Kendinizi ödüllendirmeyi unuttuğunuz zaman değişim daha zor bir hale gelir. Ne kadar yol gitmeniz gerektiğine bakmak yerine ne kadar yol geldiğinize bakmaya çalışın. Ne kadar küçük olursa olsun, değişiklik yaptığınız her zaman kendinizi iyi hissedin. Boyun eğicilik şemanızdan kurtulurken hak ettiğiniz teşekkürü kendinize edin.
Boyun eğicilik şemanızın kendisini, çok sayıda tekrar ve kendini doğrulayan kehanetlerle güçlendirdiğini hatırlayın. Boyun eğicilik size kendisinin haklı olduğunu hissettirir. Şemanız, kendi farkındalığınızın dünya görüşünüzün merkezindedir. Doğal olarak da yaşamak için savaş verir. Ne kadar kötü sonuçları olursa olsun, rahatlığı ve teselliyi kendi şemanızda bulabilirsiniz. Dolayısıyla değişim yavaş olsa bile, cesaretinizi kaybetmeden devam edin.
Şemanızdan ötürü, kendi kendinizi azarlamak çok sık yaptığınız bir şeydir. Marry Ellen, "Ben çok pısırık biriyim. Kendimden nefret ediyorum.” diye söylenir. Ama bu davranış değişim çabanızı engeller. Şema-turan anılara nedenlere saygı duymaya çalışın. Çocukluğunuzda duygusal olarak hayatta kalmak için bu çok önemliydi. O zamanlar siz yardımı olan bu şey, şimdi canınızı acıtmaktadır. Dolayısı ile artık bunu bırakma zamanıdır. Şu an, kendini feda etmekten ve mağlubiyetten uzak bir yolculuğa başlama ve hayatınızı kendiniz için düzenleme zamanındır.

23 Kasım 2017

Boyun Eğicilik

Hayatı Yeniden Keşfedin


Cartlon 30 yaşında, başkalarının ihtiyaçlarını kendisininkinin üstünde tutuyor.

Bizi Cartlon hakkında ilk etkileyen şey, onun çok endişeli görünmesi ve insanları memnun etme arzusuydu. Her söylediğimizi kabul etmeye eğimliydi. Çoğu danışanlar ilk seansın bir kısmını terapistten ne isteyeceklerine karar vermekle geçiriyorlardı.  Fakat Carlton öyle değildi. O daha çok bizim onun hakkında ne düşündüğümüzle ve ne isteyeceğimizle ilgileniyordu. Karısı Erica çok talepkardı. Karısını mutlu etmeye çalışsa da bu konuda nadiren başarılı oluyordu.

Mary Elen: Baskın kocasından ötürü kendini evliliği içerisinde sıkışmış hissediyor. Yüzeysel bir neşe arkasında gizlenmiş sakin görünme gayretindeydi. Çok savunmacıydı ve bizim de ona hükmetmeye çalışacağımızı düşünüyordu.

TERAPİST: Evliliğinde oldukça mutsuz görünüyorsun.

Mary Ellen: Bana bitirmem gerektiğini mi söylüyorsunuz?

Bu ilişkinin korkunç tarafı ise babasıyla geçmişte kurduğu ilişkisini aynalaması ve yansıtmasıydı.
BOYUN EĞİCİLİK DENEYİMİ

Büyük çoğunlukla dünyayı kontrol üzerinden yaşıyorsunuz. Hayatınızdaki diğer insanlar her zaman size kontrolcü geliyor ve kontrol ediliyormuş hissine kapılıyorsunuz. Her zaman diğer insanların istekleri onunkinden önce geliyor.

TERAPİST: Hep başkalarının bahşettiklerini alıyormuşsunuz gibi bir algıya kapılmışsınız ve isteklerinizin peşinden gitmiyorsunuz.

Kendi hayatınızdaki olayları şekillendiremediğinizi hissediyorsunuz ve bu olaylar karşısında kendinizi sıkışmış, kader tarafından bir kenara atılmış algılıyorsunuz. Hayatınızın aktörü olmak yerine izleyicisi durumunda kalmışsınız ve kendi hayatınızla ilgili sorunları çözmeye yetkin olmadığınızı düşünüyorsunuz. Bir anda mucize olacak ve her şey düzelecek diye bekliyorsunuz.

Uzlaşmacı ve insanları memnun etmeye istekli bir tutum içindesinizÇatışmalı durumları önlemeye meyillisiniz ve doğal olarak da insanlarla iyi anlaşıyorsunuz. Kendinizi de uyumlu hale getirmek için çaba sarf ediyorsunuz. Hatta bu kadar esnek olup her tarz insana ayak uydurabilmeyi vasıflarınızdan biri olarak değerlendirebilirsiniz.  İnsanlar sizden uygun olmayan bir şeyler yapmanızı beklediğinizde bile onlara “evet” diyorsunuz. Bu durum ne kadar rahatsızlık verici olsa da size karşı davranışlarının değiştirmelerini istemek çok zor geliyor.

Zayıf noktalarınızdan biri, isteklerinizi genelde göz ardı etmeniz. Genellikle de kendi ihtiyaçlarınız konusunda onları savunmayan, iddiasız ve sessiz bir tutum içindesiniz. 

Boyun eğicilik kendinize olan güveninizi azaltmaktadır. İnsanlarla olan ilişkilerinizde kendinizi yetkin hissetmiyorsunuz. Sizin dışınızda herkesin hakkı var, ama siz hiçbir hakka sahip hissetmiyorsunuz. Genelde böyle bir argümanı, boyun eğicilik şeması olan danışanlardan duyuyoruz, çünkü isteklerini önemsiz görüp onlar üzerine tartışmıyorlar. Fakat sonunda, bütün önemsiz görülen istekler bir araya getirildiğinde ihtiyaçlarının çok azının karşılandığı bir hayat geliyor karşılarına.

Carlton ile boyun eğicilik konusunun üstünde ilk durduğumuzda o boyun eğen biri olmadığını, sadece geçimli biri olduğunu savundu. Geçimli insanlar bazı konularda çok güçlü duygulara sahiptirler ve ne hissettiklerini açıkça beyan ederler. Bazı istisnai durumlarda, duygularını belirtmezler ama büyük çoğunlukla kendilerini iyi ifade ederler. Bazı konularda da haklarını savunurlar. Boyun eğicilikte ise o kadar güçlü duygular yoktur. Konu küçük ya da büyük olsun ya da çıkarı ne olursa olsun Boyun Eğicilikte güçlü bir benlik algısı yokturAyrıca ifade edilmemiş öfke durumu, kişinin geçimli olmasından daha çok boyun eğicilik şeması olduğuna işarettir.

Kim olduğunuza dair güçlü bir benlik algısından yoksun olduğunuz için de kendi Boyun Eğiciliğiniz içinde kendinizi kaybetme riski olabilir. Öyle ki, iç içe geçtiğiniz diğer kişilerin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken, sizin kim olduğunuz ve onların kim olduğu arasındaki sınır bulanıklaşabilir.

Boyun eğicilik şeması olan danışanlar bunu kendilerini suçlu hissetmemek ve diğerlerinin acısını rahatlatmak için yapıyorlar. İkinci nedeni ise başkaları tarafından terk edilmeme, misilleme görmeme ve reddedilmeme çabası.

BOYUN EĞİCİLİĞİN 2 TÜRÜ

  •     Kendini feda eden (suçluluk duyanlar)
  •     Teslimiyetçi (korku duyanlar)

Carlton, suçluluk duymamak ve onay kazanmak için boyun eğicilik şemasına sahiptir. Herkesin onu sevmesini arzu etmektedirOnay kazanmak onun birincil amacıdır. Buna ek olarak da Cartlon, başka insanların acısını derinden hissetmektedir. Başka birinin acı hissettiğini anladığında onunla ilgilenmeye başlar. Diğer insanların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır. Ne zaman başaramadığına inansa suçluluk duygusuna kapılmaktadır. Suçluluk duygusunu rahatsız bir şekilde yaşamaktadır ve kendini feda etme şeması bu suçluluk duygusundan uzak durmasına yardım etmektedir.

Diğer taraftan Marry Ellen ise korku nedenli boyun eğicilik şemasına sahiptir. Cezalandırılmaktan korktuğu için teslim olmaktadır. Bu korku aynı zamanda gerçekçidir, çünkü eşi Dennis acımasız ve baskın bir kişidir.

KENDİNİ FEDA ETMEK

Kendinizi feda etmek aşırılaşmış bir erdem olarak karşınıza çıkar. Başkalarının huzurunu ve refahını sağlamak takdire değer özelliklere sahiptir.
Empatik bir kişisiniz. Büyük olasılıkla bu içten gelen mizaç özelliğinizden kaynaklanmaktadır. Başkalarının acılarını hissediyorsunuz ve bunları dindirmek istiyorsunuz. Her şeyi düzeltmeye çalışıyorsunuz. Kendini feda edenlerde de, diğer boyun eğicilik şemasına sahip olanlara göre daha az olsa da öfke vardır. Farkında olmadan öfke duyuyorsunuz.

Bu şema, suçluluk duygusundan kurtulmak için daha da güçleniyor. Ne zaman kendinize öncelik verseniz suçluluk duyuyorsunuz. Kendinizi ifade etmek istediğinizde bu suçluluk duygusu aynı şekilde ortaya çıkıyor. Ne zaman bir acıyı dindirmede başarısız olsanız, suçluluk hissediyorsunuz. Suçluluk, boyun eğicilik şemanızı tetikliyor.
TESLİMİYETÇİLİK

Çocukken boyun eğicilik şemasına aileniz tarafından cezadan ve terk edilmeden uzaklaşmak için yakalanmışsınızdır.

Bu boyun eğicilik sürecinde zorlama da vardır. Öfkenizi tanımasanız bile çoğu zaman sinirli olabilirsiniz.

Siz çocukken boyun eğiciliğiniz istem dışıydı. Sizi boyun eğdiren insanlarla ilişkinizde siz bağımlı ve çaresizdiniz. Hiçbir çocuk, terk edilme ve cezalandırılma tehdidi altında duramaz. Boyun eğiciliğiniz buradan kazanılmıştır. Fakat yetişkinlikle çaresiz ve bağımlı değilsinizdir ve artık seçme şansınız vardır. Değişmeye başlamadan önce bunu fark etmeniz gereklidir.

ÖFKENİN ROLÜ

Kendi ihtiyaçlarınızı başkalarınınkiler nedeni ile ertelediğinizde bir süre sonra öfke oluşur. Kendi ihtiyaçlarınız karşılanmadığında öfke kaçınılmazdır.

Öfkenizi başkasına ifade etmenizin yanlış ve tehlikeli olduğuna inanıyorsunuz. Bu yüzden de duygularınızı bastırıp reddediyorsunuz.

Bunu duyduğunuza şaşıracaksınız: öfke duygusu sağlıklı ilişkilerin önemli bir parçasıdır. Bir şeylerin yanlış gittiğine ve diğer kişinin adil olmayan bir şey yaptığına işaret de olabilir. Öfke kendimizi savunmamıza ve durumu düzeltmeye teşvik eder. Öfke bu etkiyi yarattığında yardımcı ve uyumlu olur. Bununla beraber siz öfkenizi ve savunma refleksinizi bastırmaya çalıştıkça, vücudunuzun doğal işaretlerini görmezden gelir ve durumu düzeltmede başarısız olursunuz.

Bazen başkalarına öfkenizi belirttiğiniz şekillerin farkında olmayabilirsiniz. Bazı ufak durumlarda orantısız bir şekilde patlayabilirsiniz. Marry Ellen’ in genel tutumu sessiz ve pasiftir; ama, aniden sırf kızı yemeğe 10 dakika geç geldiği için sinirlenmiştir. Kendisini ve aynı şekilde kızını da çok şaşırtan bir şekilde birikmiş öfkesini açığa çıkarmıştır.

Ani ve beklenmedik öfke patlamaları, maruz kalanı ve boyun eğici kimseyi aynı şekilde şaşırtır. Aslında bu çok alışıldık bir durumdur. Bu tip bastırılmış öfke, genellikle onu başlatan etkene göre çok ayarsız olur.

Öfkenizi doğrudan gösterdiğiniz zamanlar olmasına rağmen, dolaylı yoldan yani pasif agresif şekilde gösterdiğiniz zamanlar daha yaygındır. Örneğin erteleyerek, geç kalarak ve arkalarından konuşarak. Ama bunu bilerek yapmazsınız, hatta reddedersiniz. Örnek olarak, Marry Ellen kızına bağırdığında aslında patronuna sinirlenmiştir.

Mary Ellen’ın patronu ondan uzun saatler çalışmasını bekliyordu. O hiçbir zaman patronuna olan öfkesini ona yansıtmamış ve uygun bir şekilde ona bunu ifade etmemişti.
Pasif agresif davranışlar ( bir şeyi kabul etmek ama uygulamamak, bahaneler yaratmak...) insanları rahatsız eder. Diğer insanların pasif agresif kişilerin bu davranışlarını isteyerek yaptıklarını bilmeleri ve anlamaları çok zordur.
Boyun eğicilik şemasının en önemli parçası, ihtiyaçlarınızı ifade etmenin yanlış olduğuna inanmaktır. Kendinizi daha iyi ifade etmeyi öğrenene kadar, öfke çok önemli bir problem olarak kalmaya devam edebilir.

ASLA TESLİM OLMAM: İSYAN

Boyun eğici kimseler genellikle oldukları pasif rolden mutludurlar ve kendilerini rahat hissederler. Bununla beraber boyun eğicilik şemasına sahip bazı kimseler Karşı Saldırıyla da baş etmeyi öğrenirler. Boyun eğmek yerine karşıt rollerde karşımıza çıkarlar. Bir anda saldırgan ve baskın olurlar. İsyan ederek de boyun eğicilik duygularının aşırı telafisini yaparlar.

ROSE: Ben her zaman iyi bir kızdım ve her zaman itaatkârdım. Ailemde hiç kimse benim sorun yaratacağımı düşünmezdi.

BABASI:  Bu gerçekten çok doğru. O her zaman çok mükemmeldi.

Rose hep kendi ihtiyaçlarını baskı altına almıştı ve artık onların ne olduğundan habersizdi. Kendi duygularını tanımlamakta zorluklar yaşıyordu ve kendi içsel durumunu karışık buluyordu.

BOYUN EĞİCİLİK ŞEMASISININ KÖKENİ

     * Ailenizin sizi himaye altına alarak kontrol etmeye çalışmış olması.

     * Ailenizin size sinirlenmesi, cezalandırması.

     Ailenizle fikir ayrılığına düştüğünüzde sizi duygusal olarak yoksun bırakması   ve duygusal bağlarının koparmış olması.

     * Çocukluğunuzda karar almanıza izin vermemiş olması.

     Ailenizin sürekli olarak kendi problemleri hakkında konuşması ve senin   dinleyici durumunda kalmış olmanız.

     * Ailenizin isteklerini yerine getirmediğinizde, kendinizi suçlu ve bencil   hissetmenize yol açması.

     Çocukluğunuzda ihtiyaçlarınıza, fikirlerinize ve haklarınıza saygı duyulmadığını hissetmeniz.

     Çocukluğunuzda ailenizi endişelendirmemek ve mutsuz hissettirmemek için   her söylediğinize ve yaptığınıza çok dikkat etmiş olmanız.

Bazen terapi sırasında bu şemaya sahip danışanlar, boyun eğiciliğin ne demek olduğunu anlarlar. Çocukken ne kadar boyun eğdirildiklerinin iç görüsünü kazanabilirler ve buna sinirlenirler.

Erica, kocasının ne olması gerektiği ile ilgili fikirlere sahipti. Ne zaman onun fikirlerinden sapsa kocasını azarlıyordu. Piyano çalmak için oturduğunda hep ondan şikâyet edip, onun işinde daha sert olması için itekliyordu. Carlton karısına sinirlenmesine rağmen bunu ona hiç yansıtmadıHer zaman sakin ve yumuşak başlı gözüktü. Diğer insanlara da aynı şekilde davranıyordu. Carlton, babasının uzun yıllar önce başlatmış olduğu boyun eğiciliğin diğer insanlar tarafından da kullanılmasına izin veriyordu.

SHANNON: 24 yaşında. O, annesinin ve babasının her söylediğini yapan iyi bir kız.

Annesi onu belli etmeden kontrol ediyordu. Annesiyle olan ilişkisinde olduğu gibi ne zaman Shannon bir öneri sunsa kocası onunla dalga geçiyor. Böyle olduğunda ise boyun eğicilik şeması tetikleniyor.
Boyun eğiciliğin orta sınırında, ailenizden biri siz bireysel davranışlar gösterdiğinizde sizi azarlamış ya da eleştirmiş olabilir.

Cartlon’ın babası, onun, kendi kafasında yarattığı oğlan olmasını istiyordu. Ne zaman Carlton karşı çıksa onu eleştiriyordu. Bir süre sonra Carlton kendi ihtiyaçlarının olmasının kötü bir şey olduğunu öğrendiBu duyguyu hep taşıdı.  Yetişkin olunca da kendini ifade edeceği zaman yoğun bir şekilde özeleştiri yapmaya başladı.

William şu anda kendi ihtiyaçlarını gösterebilmeyi başarıyor ve bunu yaparken de kız arkadaşı ona duyarlı davranıyor. Kendi ihtiyacının da karşılanma şansının olduğu bir ilişkinin onun için daha sağlıklı olduğunu biliyordu.

POTANSİYEL EŞLERDEKİ TEHLİKE İŞARETLERİ

    * Partneriniz baskınsa ver her şeyin kendi istediği şekilde gitmesini bekliyorsa

    * Partneriniz kendiyle ilgili güçlü benlik algısı varsa ve her durumda ne istediğini biliyorsa

    * Partnerinizle fikir ayrılığında düştüğünüzde ve kendi isteklerinize uygun davrandığınızda, bundan rahatsız olup sinirleniyorsa

    * Sizin fikirlerinize, isteklerinize ve haklarınıza saygı duymuyorsa

    * Siz kendi isteğiniz doğrultusunda davrandığınızda, size surat asıyorsa sizden uzaklaşıyorsa

    * Partneriniz çok kolay kırılıyorsa, üzülüyorsa, onunla ilgilenilmesi gerektiğini hissediyorsanız

    * Partneriniz çok sinirliyse, bu nedenle yaptığınız ve söylediğiniz her şeye dikkat etmeniz gerekiyorsa

    * Partneriniz yeterli değilse ya da beraberken o kadar verimli değilseniz ve pek çok işin sorumluluğunu almayı başaramıyorsanız. 

    * Partneriniz sorumsuzsa ve güvenilir değilse, bu yüzden sizin olduğunuzdan daha fazla sorumluluk sahini ve güvenilir olmanız gerekiyorsa

    * Kendinizi karar almak için güçlü hissetmeyip, çoğu kararı partnerinizin almasına izin veriyorsanız.

    * Kendi isteklerinizle ilgili bir şey yapmayı sorduğunuzda sizi bencillikle suçlayıp sizin kendinizi suçlu hissetmenizi sağlıyorsa

    * Partneriniz kolayca üzülüyor, endişeleniyor ve mutsuz oluyorsa, bu yüzden  hep dinleyici oluyorsanız

   Partneriniz size bağımlıysa


    İsyankar olsanız bile, pasif veya dominant bir partner seçersiniz ve süreç hala boyun eğiciliğin bir türü olarak devam eder.


    Teslimiyetçi boyun eğici kimseler ilişkilerinde lider ruhlu, agresif ve baskın partnerler seçerlerKendi pasifliğiniz etkisinde, güçlü kişilere ihtiyaç duyarsınız. Shannon ailesinin ondan istediği gibi iyi bir kızdı, kibardı, itaatkârdı, okulda başarılıydı ve mükemmel bir evlattı.

    Shannon kocasına tamamen bağımlı hissediyor. Kocasının öfkesinden kaçınmak için her şeyi doğru yapıyor. Kendini boyun eğici yapıyor. Bağımlı oluşu boyun eğiciliğini, boyun eğiciliği de bağımlılığını sürdürüyor.
    Eğer kendinizi feda ediyorsanız, partnerinize bağımlı olmanıza ve ona ihtiyaç duymanıza neden oluyorsunuz. Onların ihtiyaçlarını tamamlamak için acele ediyorsunuz. Onları korumaya ve kurtarmaya çalışıyorsunuz.

BOYUN EĞİCİLİK ŞEMASI

1.Diğer insanların çoğu zaman kendi istediklerini yapmasına izin verirsiniz.

2.Başkalarını memnun etmek için çok istekli olursunuz, sevilmek ve kabul görmek için her şeyi yaparsınız.

3.Başka insanların fikirlerine açıkça karşı çıkmayı sevmezsiniz.

4.Kontrol diğer insanların elinde olduğu zaman daha rahat edersiniz.

5.Meydan okumalardan ve öfkeden kaçınmak için her şeyi yaparsınız ve her şeye uyum sağlarsınız.

6.Çoğu durumda ne istediğinizi ve tercihlerinizin ne olması gerektiğini bilmezsiniz.

7.Kariyer kararlarınızda net ve açık olamazsınız.

8.Her zaman herkesin bakımıyla meşgul olursunuz hiç kimse sizin gösterdiğimiz özeni göstermez.

9.Eğer isyankârsanız, başkaları size ne yapmanız gerektiğini söylediğinde otomatik olarak hayır dersiniz.

10.Başka insanların duygularını inciten şeyleri söylemeye dayanamazsınız veya yapamazsınız.

11.Sıkışmış hissettiren ve ihtiyaçlarınızın karşılanmadığı durumlarda kalırsınız. 

12.Başka insanların sizi bencil görmelerini istemezsiniz ve en uçlara gidersiniz.

13.Başka insanların iyiliği için kendinizi kurban edersiniz.

14.Evde ve işte almanız gerekenden daha çok sorumluluk alırsınız.

15.Diğer insanların problemleri olduğunda ve acı duyduğunda onları daha iyi hissettirmek için çok uğraşırsınız.

16.Size ne yapmanız gerektiğini söyleyen diğer insanlara öfke duyarsınız.

17.Aldığınızdan daha çoğunu verdiğinizde kendinizi aldatılmış hissedersiniz.

18.Ne istediğinizi söylediğinizde kendinizi suçlu hissedersiniz.

19.Kendi haklarınıza sahip çıkmazsınız.

20.Başka insanlar sizden dolaylı yoldan bir şey yapmanızı istediklerinde karşı çıkarsınız, ertelersiniz, hata yaparsınız ve bahaneler yaratırsınız.

21.Otoriter kişilerle anlaşamazsınız.

22.İşinizde maaş ve terfilerle ilgili konuları soramazsınız.

23.Doğruluk ve dürüstlüğünüzle ilgili kendinizi yetersiz hissedersiniz ve çok fazla alttan alırsınız.

24.Yeterince hırslı ve agresif olmadığınızı söylerler.

25.Başarılarınızı önemsiz gösterirsiniz.

26.Uzlaşmalarda güçlü olmak sizin için problem yaratır.

Bunlar işinizde ve aşkta kaçınmanız gereken gizli tuzaklardır. Partneriniz eşitlik üzerine kurulan bir ilişki istese bile, siz şemanızı güçlendirecek şeyler bulabilirsiniz. İlişkinizde öncelikli kişi olmanıza fırsat verilse,  siz onu boyun eğicilik rolünüze uygun hale getirene kadar çevirirsiniz.
Ne tarz bir ilişki kurulursa kurulsun, ortaya çıkmaya hazır bir öfke kaçınılmazdır. Bu, boyun eğici ilişkilerin dengesini tehdit eder. İlişkilerin ilk zamanlarında öfkeyi bastırırsınız ve çatışmadan kaçarsınız. Bu yıllar sonra öfkenizi bastıramayacağız noktaya ulaşır ve ilişkinin var olan dengesinden dolayı üzüntü duyarsınız, misilleme yaparsınız veya geri çekilirsiniz.  Buna ek olarak zaman geçtikçe büyürsünüz ve sizde daha güçlü bir kişilik algısı oluşur.  

Eğer daha girişken olursanız ve artık boyun eğici ilişkide kalmak istemezseniz, ilişkiniz daha olgun bir hale dönüşmeli ya da sonlanmalıdır.
Sadıksınız, itaatkârsınız ve az şey talep edersiniz. Maaş artışı isteme olasılığınız çok düşüktür. Herkesi memnun etmek için çok uğraşırsınız, özellikle de üstünüzdeki kişileri. Fedakârlığınıza sınır koyarken sorunlar yaşarsınız.
Fazlasıyla “evet” insanısınız. Patronunuzla ve iş arkadaşlarınızla anlaşıyorsunuz, ama bunun nedeni onların haklı olması değil, sırf onları memnun etmek.

Helen iş hayatında otorite figürleriyle uzlaşırken, doğru bulduklarından ziyade, ne duymak isterlerse onu söylüyordu. Çok önemli bir önerisi olsa bile fikir ayrılığına düşmekten kaçıyordu. Onun değerli fikirleri ve görüşleri hep gizli kalıyordu, çünkü konuşması gerektiğinde hep sessiz kalıyordu.

Üstündeki kişiler, projelerinin durumunu sorduğu zaman sırf onları memnun etmek için sadece olumlu görüşleri gösteriyordu. Ayrıca çok fazla iş kabul ediyordu. Çok güçlü fikirlere sahip ama sesli bir şekilde ifade etmeyen Helen’ın aksine, boyun eğici insanlar işle alakalı konularda güçlü fikirlere sahip olmadıklarını hissederler. Konular hakkında yorumları istendiğinde nerde durdukları ile ilgili kafaları karışır.

Kendisini düşünmek yerine grubun isteğine uygun gösterir. Çok çalışkan olmasına rağmen işi onun kişiliğini yansıtmaz.

SHANNON: Geçen gün işte çok kötü durumdaydım. Güvenlik komitesinde sunulan raporda belirli noktaların dahil edilip edilmeyeceğime karar vermem gerekiyordu. Patronum da dışardaydı. Panik atak geçirdim.

TERAPİST: Karar vermek konusunda nasıl ilerledin?

SHANNON: Herkese sorup tavsiye aldım. Ama bu cidden beni delirtti bir kişiye sorduğumda söylediği şeyler anlamlı geliyordu ama diğer kişi tamamen farklı bir şeyler söyleyince o da bir anlam ifade ediyordu. (Onay arayıcılık)

Shannon, şirketinde profesyonel bir kimlikten yoksundu. Bu, onun iş kalitesini düşürüyordu. Şirkette kendisinden daha az çalışıp, daha çabuk terfi edenlere güceniyordu.
Büyük olasılıkla işte çok pasifsiniz ve bu ilerlemenize zarar veriyor. Girişimcilik ve yüksele hırsından yoksunsunuz. Bağımsız hareket etmenizi gerektiren liderlik rollerinden uzak duruyorsunuz. Sizi yönlendiren ve direktif veren otorite figürleriyle rahatsınız.
İşi, Katherine’nin sağlayabildiğinden daha fazla özerklik ve kendini yönetim istiyordu.

KATHERINE: Kendi kendime yapmam gerektiğini biliyordum ama kendimi bundan uzaklaştırırken buluyordum. Beraber yaparken daha iyiydim. Üretmek için çok fazla baskı altındayım.
Kendi pasif boyun eğiciliğine alışmıştı ve yeni bulunmuş bağımsızlığıyla rahat değildi.

ELIZABETH: 28 yaşında, işinde kendini olduğundan daha değersiz gösteriyor.

Elizabeth ilerleme şansına zarar verecek şekilde boyun eğicilik özellikleri gösteriyordu. Kendini önemsiz gösteren belirgin bir eğilimi vardı.

ELIZABETH: Çok çalışıyorum ve gruba çok şey katıyorum. Ama yine de kendime güvenemiyorum. Odak noktası olmayı sevmiyorum. Önceki gün gibi, Greg benim fikrim için övgü aldığında konuşmakta zorlandım.

Buna ek olarak, Elizabeth güçlü bir uzlaşmacı değildi, çok kolay pes edip cayıyordu. Altında olan insanlara karşı da kendini ifade ederken de problemleri vardı, çünkü onlara otorite uygulamakta zorlanıyor ve onları memnun etmek için çalışıyordu. İşlerini ortalamanın üstünde yapmasalar da onları övüyordu ve çok fazla özgürlük tanıyordu. Delege etmesi gerektiği halde kendisi için can sıkıcı işler yapıyordu. Altında çalışan kişiler mantıksız ricalarda bulunsa da, onlara hayır demekte zorlanıyordu. Doğal olarak insanlar bu durumdan yarar sağlamaya çalışıyorlardı.
Bu durumda işinizde boyun eğiciliğinize karşı sinirlenmeniz kaçınılmazdır. Ama bu öfkeyi nadir olarak doğrudan gösterirsiniz. Bu öfkeyi içeride sıkıştırıp bastırırsınız. Bunu bastırırken de öfkenizi azaltmak yerine arttırırsınız ve öfkenizi kendi kendini baltalayacak şekilde gösterirsiniz.

Uzun süre boyunca öfkenizi dizginleyebilirsiniz ama aniden uygun olmayan şekillerde öfkeniz patlayabilir. Patronunuzdan kabul ettiğiniz işlerde de limit koymakta zorlanabilirsiniz. Bir süre yüzey altında öfkenizle kaynayabilirsiniz, ama öfkeniz bir görüşme sırasında aniden patlayabilir. Müşteri veya altınızda konuştuğunuz kişiyle konuşurken aşırı agresifleşebilirsiniz. Böyle davranışlar profesyonelce değildir ve imajınıza zarar verir.

Bununla beraber en çok görülen senaryo ise öfkenizi pasif agresif şekilde göstermenizdir.

TERAPİST: Babanıza bu işin sizin için çok fazla olduğunu söylediniz mi?   
       
CARLTON: Hayır, bilmesi gerek. Yüzüne karşı tamam diyorum ama onun benim tarzımdan öyle söylediğimde aslında onu demek istemediğimi bilmesi gerekiyor.

Carlton saklı şekillerde probleme yol açıyordu. Doğrudan öfkesini göstermek yerine davranışlarıyla dışa vuruyordu. Yüzünde somurtkan bir ifadeyle yürüyüp duruyordu. Diğer çalışanlara karşı babasının arkasından şikâyet ediyordu ve diğerlerini de şikayet etmesi için cesaretlendiriyordur. İşleri erteleyip daha sonra da işini yapamadığı için özür dileyerek neden yapamadığı ile ilgili bahaneler yaratıyordu.